Reklam
Vakıf Katılım
Tarih : 2020-03-19 09:52:00

Risk iştahı düşük, volatilite yüksek

Merkez bankalarının faiz indirimleri ve küresel ölçekte artan likidite koşullarına karşın varlık fiyatlarının denge bulmakta belirgin şekilde zorlandığını görüyoruz. Son olarak ECB 750 milyar EUR’luk varlık alımı programı açıklarken Brezilya (50 baz puan) ve Avustralya (25 baz puan) merkez bankaları ise faiz indirimine gitti. Merkez bankalarının aksiyonları ve teşvik paketlerinin desteği ile zaman zaman yukarı yönlü denemeler görüyor olsak da virüsün dünya çapında yayılmaya devam etmesi değer kazanımlarının kalıcı olmasına izin vermiyor. Bu kapsamda volatilite de son derece yüksek kalmaya devam ediyor. Öyle ki, fiyatlarda gün içinde yaşanan keskin yön değişimlerinin yanında güçlü yükselişlerin hemen ertesi gününde çok daha sert değer kayıpları da görebiliyoruz. VIX endeksi de bu durumu yansıtır şekilde 2008’den bu yana en yüksek seviyelerde seyrediyor. Belirsizlikler devam ettiği için bu tablonun bir süre daha etkisini sürdüreceğini tahmin ediyoruz.

BEKLENTİLERİMİZ

Borsa İstanbul’da dalgalanmalar yüksek seyrediyor. Hafta içinde 82 bin seviyesinin altını gördükten sonra gelen tepki alımları ile yeniden 87 bine yönelen BIST-100 endeksi küresel borsalara paralel olarak son derece volatil bir görünüm sergiliyor. Teknik açıdan bakıldığında endeksin son 8,5 yılın trend desteği olan 87 binin üzerinde tutunması aşağı yönlü riskleri hafifleten bir zemin yaratabilir. Ancak piyasaların teknik görünümden ziyade virüsün küresel ekonomik aktivite üzerindeki etkilerini fiyatladığı ve fiyatların rasyonel hareketlerden giderek uzaklaştığı içinde bulunduğumuz dönemde destek direnç noktalarının çok fazla anlam taşımadığını düşünüyoruz. Bu noktada virüsün ekonomik aktivite üzerindeki etkilerine bağlı olarak volatilitenin yüksek kalmaya devam edebileceğini söylemek mümkün.

EUR/USD’de aşağı yönlü riskler artıyor. ECB’nin olağanüstü toplantı düzenleyerek açıkladığı 750 milyar EUR’luk varlık alımı programı pariteyi ilk etapta 1,10 seviyesine yaklaştırmış olsa da kazanımların kalıcı olamadığını görüyoruz. Kaldı ki, 10 yıl vadeli ABD tahvil faizlerinin %1 seviyesini aşmasının ardından parite üzerindeki baskının arttığını görüyoruz. Bu kapsamda 100 ve 200 günlük hareketli ortalamalarının altına inen EUR/USD’nin 1,09’un altını sıklıkla test etmesi dikkat çekiyor. Uzun süredir vurguladığımız gibi paritenin güç kazanmasını sağlayacak bir konjonktürde olduğumuz düşünmüyoruz. Dolayısıyla zaman zaman yukarı yönlü denemeler sergileniyor olsa da içinde bulunduğumuz şartların bu tip yükselişlerin kalıcı olmasına izin vermeyeceğine yönelik görüşümüzü sürdürüyoruz.

Gelişmekte olan ülke para birimleri topyekûn zayıf bir performans sergiliyor. TCMB’nin faiz indiriminin ardından kurda volatilite artarken işlemler 6,40-6,50 bandına yayılmış durumda. Genel olarak bakıldığında TL, dolar karşısında zayıf bir performans sergiliyor olsa da bu durumun sadece TL’ye özgü olduğunu söylemek zor. Öyle ki hemen hemen tüm gelişmekte olan ülke para birimlerinde son dönemde benzer bir tablo karşımıza çıkıyor. Kaldı ki TL’nin zayıflığının da ortalama değer kaybın yakın olduğunu söylemek mümkün. Ancak reel faiz desteğinden yoksun olunduğunu düşünürsek özellikle küresel risk iştahının daraldığı dönemlerde TL üzerindeki baskının artması şaşırtıcı olmayacaktır.

Tahvil faizlerinde ayrışma devam ediyor. Hafta başından bu yana geçen süre zarfı göz önünde bulundurulduğunda 2 ve 10 yıl vadeli tahvil faizleri arasındaki farkın 1 puana yakın arttığını görüyoruz. Bu durum özellikle TCMB’nin faiz indirimlerinin ardından kısa vadeli faizlerinde görülen geri çekilmeye karşın uzun vadeli faizlerde yaşanan yükseliş neticesinde gerçekleşti. Bu noktada, önümüzdeki dönemde enflasyon beklentilerinin ne yönde şekilleneceği uzun vadeli tahvil faizleri açısından yön gösterici olacaktır. Korona virüsü nedeniyle enflasyonun baskı altında kalacağına yönelik görüşün ağırlık kazanması durumunda bunun uzun vadeli faizlere limitli de olsa daha ılımlı bir tablo olarak yansıması beklenebilir.

Ons altın da yön bulamıyor. Önceki dönemlerden farklı olarak küresel risk iştahının daralmasına karşın bunun değerli metallere de pozitif yansımadığını görüyoruz. Bu durum likidite ihtiyacının arttığını gösteren göstergelerden biri olarak kabul edilebilir. Ons altın 1700 dolarlı seviyelerden sert şekilde geri çekildikten sonra 1500 dolardan çok da fazla uzaklaşmadan taban oluşturmaya çalışıyor. Bu seviyenin aynı zamanda 200 günlük hareketli ortalamaya da denk geldiğini düşünürsek taban oluşturma çabasının sonuç vermesi durumunda aşağı yönlü risklerin kısmen azalabileceğini söylemek mümkün. Ancak ECB’nin tahvil alımı programı açıklamasının ardından 1500 doların üzerini test eden altının kazanımlarını korumakta başarılı olamadığını görüyoruz.

 


Kaynak:Ünlü Menkul
Hibya Haber Ajansı

© Copyright 2024 soundhaber.com Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.